TERS LALE
TERS LALE
Soğanlı bitkiler familyasına ait bir çiçektir. Bir çok kültürde hüznü simgeleyen ters lale 1000-3000 metre yükseklikte hayat bulur. 19. yüzyıllara kadar Anadolu’da özenle yetiştirilen çiçeklerin arasında yerini alırken, Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarına doğru yurt dışına çıkarılması ile dünyanın değişik yerlerinde hayat bulmaya başlamıştır.
Mistik bir bitki olan ters lale, değişik inançlarda da hak ettiği yeri almıştır. Hüznü ve acıyı simgeleyen ters lale, Hristiyanlık inancında, rivayete göre Hz. İsa’nın çarmıha gerildiğinde iki katre göz yaşı akıtmıştır. Göz yaşlarının düştüğü yerden bir lale bitivermiştir. Hz.İsa çarmıha gerildiği sırada bu lale’nin boynunu büktüğüne inanılır. Bir rivayete görede lalenin şeklinin ters olması Ferhat ve Şirin’in kavuşamamasını temsil ettiğidir.
Osmanlı tarihinde 1718-1730 yıllarını kapsayan, dönemin belli başlı devlet adamlarının konaklarında lale yetiştirilmesi modasının yaygın olduğu, tarihe zevk ve eğlence tarihi olarak geçen, Nevşehirli İbrahim Paşa’nın sadrazamlık yaptığı zaman dilimini kapsayan döneme “Lâle Devri” adı verilmiştir. Bu dönemde lale çiçeği aşılanarak değişik türler elde edilmiştir. Ancak ters lale doğal ortamında yetişen nadide bir türdür.
12. yüzyılda lale motifi, mimari ve çini eserlerde görülmeye başlanmıştır. Lale motifi değişik renklerde resmedilerek Türk İslam sanatında yerini almıştır. II. Selimin emriyle Edirne’de 1568-1575 yılları arasında inşa edilen Selimiye camisinde lale motifleri geniş yer bulmuştur. İslam tasavvufunda ters lale secdeye varmış insanı temsil eder. Tasavvufa göre lale insan-ı kâmil’dir.
Klasik Türk Edebiyatında ise lale yine hak ettiği yeri bulmuştur. Hz.Mevlâna Celâlettin-i Rumî, beyitlerinde “Sevgilinin yüzlerce ilkbaharın gül bahçelerine benzeyen yüzünü görmezsem, lale gibi gönlüme ateş düşer yanar, kararırım.” Der.
Ters lale, Anadolu’da çok eskilerden gelen bir gelenek olarak, hüzünü temsil ettiğinden mezar taşlarına işlenmiştir. Mezar taşına işlenmiş motiflere yoğun olarak Van ve Hakkari illerinin mezarlıklarında sıkça rastlanır. Hatta kürt edebiyatında ve resmedilmiş motiflerinde ters lâle geniş yer tutar.
Türkiye’nin Hakkari, Van, Bitlis, Malatya, Elazığ, Adıyaman, Batman illerinde rastlanır. Dünya coğrafyasında ise Afganistan, İran, Pakistan ve Rusya görüldüğü ülkelerdir.
İran mitolojisine göre bir yaprağın üzerindeki çiğ tanesine yıldırım düşmüş ve alev alan yaprak donup ters lale’ye dönüşmüştür.
Ters lale, Hakkari bölgesinde yaşayan Asuriler’in, her sabah bu bitkinin göbeğinde su saldığı için “Ağlayan Lale” adını almıştır. Yine Anadolu’da gelinler evden çıkarken başlarına kırmızı tülbent atıp yere bakarak baba evini terk ederler. Boynu bükük evi terk ederek çıkmasına atıfta bulunarak “Ağlayan Gelin” ismiyle de anılır.
Milli ve tarihi mirasımızın imzası niteliğindeki ters lalenin Türkiye’de 43 türü bulunur. Nesli tükenme tehlikesi altında olan ters laleler’in 20’si endemik yani sadece belli yerlerde yetişen bitkidir. Nisan sonu Mayıs başını kapsayan dönemin sadece on beş günlük bir döneminde açarlar. 167 türüne Türkiye’de rastlanabilir. Boyu 75 cm.’yi bulan, her dalında altı lalenin ters büyüdüğü bu çiçek, soğan, yumru ve rizom gibi toprakaltı organları olması başka ülkelere taşınmasına olanak sağlamaktadır. Türkiye’den kaçak yollarla Avrupa ülkelerine satılan bu çiçeklerden ilaç ve kozmetik ürünleri üretilmektedir. Yapraklarından da aromatik yağ elde edilmektedir.Milli servetin korunması ve kaçakçılığının önlenmesi için ters lalenin toplanması, bir yerden başka bir yere nakli yasak olup en üst seviyeden parasal ceza uygulaması yapılmaktadır.
Kenan Kemal
Yorumlar
Yorum Gönder